20 Ocak 2012 Cuma

Böyle Olmasaydı...



Elindeki üretkenlikten kısmen uzak ama dinamik orta sahasını deplasman kimliğinde kullanan Carvalhal, geride beklemekle takımın etkili olamayacağını anladığında 45 dakika geride kalmıştı. Bu tür mukavemeti yüksek takımlara karşı geride beklemek demek, onların tek atımlık barutuna maruz kalmak demektir. Nitekim o barut ilk yarının son 15 dakikasında Beşiktaş’ın elinde patladı. Yan hakemin göremediği pozisyon buz gibi goldü. Antalyaspor ve Şifo adına üzücü. Ama bu talihsiz hakem hatasının üzerinden etrafa çamur atmak doğru refleks değil. Bugün dünyanın futbol oynanan her ülkesinde hakem hataları tartışılır, üzerine komplo teorileri üretilir. Ama futbolun adam gibi oynandığı her ülkede de takımlar sezonluk puan barajlarını belirlerken olası hakem hatalarından doğacak puan kayıplarını da hesaba katarlar. Çünkü futbol insan kaynaklı bir spordur. İnsan faktörünü işin içinden çıkardığınızda doğallığını ve heyecanını yitirir. Sırf bu yüzden FIFA’nın çizgi kamerasına bile karşı çıktığını biliyoruz. Bu açıdan bakmak lazım...
Orta saha bloğunu öne çıkararak ikinci yarıya başlayan Beşiktaş, beklenen üretkenliğinden uzak olmasına karşın, gardını ileride tuttuğu için rakibinin hatalarına daha erken reaksiyon verecek duruma geldi. Nitekim yarım preste bile hata yapan ev sahibi golü kalesinde gördü. Bu golün “bedavadan” olduğu iddia edilebilir. Ama geride kalan maçlar bize daha manidar bir şey söylüyor; Bu takım, bu sene attığı gollerin çoğunu önde yaptığı şok presler sonrası kazandığı toplarla attı. Daha geçen hafta Necip’in presi ve güzel ortasıyla Almeida’nın kafasından gelen gol herkesin aklında sanırım.
En öldürcü silahı orta saha dinamizmini öne çeken Beşiktaş, skor avantajıyla beraber daha rahat oynamaya başladı. Buna rağmen kanatları sıfıra yakın işleyen takım sahanın gözle görülür hiç bir yerinde üstün değildi, olumlu tek hareketi yok gibiydi.  Golden 4 dakika önce gelen Pektemek hamlesi bu işlemeyen kanatları oyunun içine sokmak amacıyla yapılan bir hamleydi. Geç kalınmasına rağmen yapılan bu hamle oyunu daha çekici hale getirdi. Risk alan ev sahibi karşısında orta sahasını ileride tutan Beşiktaş oyunun kalitesini ilk yarıya göre oldukça yukarı çekti.  Yine de bu kalite tatmin edici değildi. Kanatları işlemeyen, orta sahadaki yaratıcılığı sadece Fernandes’e kalan Beşiktaş yorgun ve daha çok yorulacak. Çalışkanlığının karşılığını skor olarak alamayan takımın daha akılcı çözümlere ihtiyacı var. Tam da bu noktada Julio Alves,Mustafa Pektemek, Burak Kaplan gibi hem takımın mevcut dinamizmine kolayca uyum sağlayabilecek hem de teknik beceriyi yukarılara taşıyacak isimler gerekiyor. Rotasyona bağlı olarak bu isimler kadroya dahil edilirse, sorunların boyu kısalır. En azından üstesinden daha kolay gelinebilir hal alır. Carvalhal’in kadro iskeletine bu denli sadık kalmasının bir neden olmalı. Yoksa bu tutucu inat, ilerleyen haftalarda işin içine Avrupa maçları da girdiğinde kendisine zarar verebilir.
Takımdan ve hocadan tek isteğim daha pozitif bir anlayış, daha geniş bir rotasyon. Onun dışında bu ligin kalburüstü sonuca gitme yöntemi budur. Bu ülkenin küçük takımlarının direnç gösterme metedu da bu gün Antalya’nın yaptığı gibi sert oyundur. Halimiz ve ahvalimiz budur yani...

Bu arada eklemeyi unuttum. İsmail, kafasını kullanmak noktasında hala bir arpa boyu yol gidemediğini gösterdi bu akşam. Kronometrenin son saniyelerinde maç 2-0 giderken kaleye girecek topa elini uzatmak terbiyesizliktir. Hem Beşiktaş'a, hem rakibe, hem seyirciye, hem oyuna hakarettir. ayrıca kaleye girmesine izin verse, santrası dahi yapılmayacak gol yüzünde en az 2 hafta takımını yalnız bırakacak. Bence bunun bedelini en ağır şekilde ödemelidir.

1 yorum:

  1. Ismail`e yuklenmeye o kadar da gerek yok bence. O kurtaris bir nevi refleks gibi geldi bana. Tabii sorarlar adama onceki mevkiin kalecilik miydi diye. :)

    YanıtlaSil