8 Aralık 2011 Perşembe

Mustafa-Almeida Farkı; MANİSA:1-4:BJK




Kadro iskeletini giderek oturtan ve rotasyonu sadece gerekli zamanlarda kullanan Beşiktaş, bu kurgu ve bu kadro seçimiyle gidebildiği yere kadar gidecek. Bu akşamki maç bize bunu gösterdi. Aynı zamanda Carvalhal’in adaletli davranma konusunda giderek daha  mahir olduğunu da söylemek mümkün. Sezon başında “futbolun basit doğrularını yerine getirmeye çalışan bir teknik direktör” olduğuna değinmiştim. Kafasındaki o doğruları takıma monte ettikçe, oyunun akışına göre davranış geliştirmeyi de öğretiyor. Bu gün kısa zaman aralıklarıyla da olsa, ayağında top tutan, pas yapan, akıcı şekilde sahanın her yerini kullanan bir Beşiktaş izledik. Bu durum, bir şeylerin sebebi değil, sonucu. Zamanla o kopuk kopuk sergilenen oyunun süresini uzatacaktır takım. Bu sinyalleri vermesini görmek bile güzel.



İleride Almeida yerine Mustafa tercihi takımı bütün olarak daha uyumlu hareket etmek noktasında rahatlattı. Çünkü Mustafa, Almeida gibi statik bir santrafor değil. Gezen, kovalayan, adam eksilten, sürekli doğru alanlara, doğru zamanlamalarla koşular yapan yetenekli bir forvet. Ayrıca, Gençlerbirliği günlerini hatırlatırcasına o kusursuz dribling yeteneğini de sergiledi. Attığı gol tamamen kendi çabası ve yeteneğinin ürünü. Portekizli Hoca’nın dikkatini oldukça çekti bence.

 Almeida’ya yapılan servislerin kendisine yapılacağını düşünüyorum ve yüzümdeki heyecanlı gülümsemeyi gizleyemiyorum. Yakın örnek olması açısından; Maccabi Tel Aviv maçında Quaresma’nın kusursuz isabetle inen ortalarının benzerleri ileriki maçlarda Pektemek’e gelirse “güzel günler göreceğiz, güneşli günler..”



Kırılganlık?..

Quaresma’nın ayağından bulduğu şık frikik golüyle öne geçen takım, yukarıda bahsettiğim gibi Pektemek’in etkileyici golüyle soyunma odasına rahat girdi. İkinci yarı çoğu Beşiktaşlı gol yemeyi beklemiştir, eminim. Ama takım mesafe katetmekte olduğunu göstermeye kararlıydı ve olabilecek en basit şekilde oyunu tuttu. Dengeli hücum etti. İyi savundu. 52’de Fernandes’in adrese teslim ortasını Sivok kolayca gole çevirdi. Necip-Ernst ikilisi çok ortalarda görünmeseler de, işlerini yaptılar. Ernst hakkında iki cümle karalamak gerek. İkinci vitesten yukarı çıkmadan oynuyor bir kaç maçtır. Çok belli ki, yorgun. Takım devreye 0-2’nin avantajıyla girmeseydi, bu yorgunluğu daha da belirginleşecekti. Bence artık Julio Alves’i görme zamanı. En azından hazır olup, olmadığını bilmeliyiz diye düşünüyorum. Sezonun zorluk derecesi yüksek maçlarında Fabian’ın bu maç temposunu kaldıramayacağını düşünüyorum. Ayrıca Burak Kaplan’ı da izleyelim. Bu akşam Toraman’ın yerine o  girmeliydi bence 5 dakika da olsa..

Gole Rağmen Taviz Yok

57. dakikada Manisaspor’un kazandığı duran topta ceza sahasında oluşan karambolde gole engel olamayan Beşiktaş, oyundan inatla kopmadı. Biraz panikleyip, fazlaca içeri gömülse de, kısa zaman dilimleri içerisinde olsa da, pas yaptı, oyunu rahatlatı. Fernandes tam da bu zaman diliminde yapması gerekeni bir sanatçı edasıyla icra etti. Guti’ye selam çaktı. Rakip yarı alanda oluşan derin boşluklara sarkma çabası içerisinde olan hücum oyuncularına çok iyi servisler yaptı.

Çok içeri gömüldüğü noktasında hocasında uyarı alan takım, tam da bu anlarda Holosko ile burnunu biraz dışarı uzattı ki, Holosko gibi kaleye yüzünü dönünce kopup gidebilen bir oyuncu için gerisini getirmek kolaydı. O, kendisinden çok takımı için oynayan bir oyuncu olduğunu hepimize bir kez daha gösterdi. Güzel performansını  süslemesi için gecenin maestrosuna golü ikram etti. Fernandes bu maçla bence rütbeyi taktı. Daha da ileri gitmek ya da tekrar kızağa çekilmek tamamen kendi elinde. Ne istediğini hep beraber göreceğiz..

Bir maçlığına da olsa, takımın kırılganlığının üstesinden gelebileceğini ve bu yolda yürüdüğünü görmek umut verici. Henüz erken elbette. Ama ne şekilde olursa olsun, takım savunma sorununu çok önceden halletmişti. Orta sahası giderek daha iyi sinyaller veriyor. Pektemek gün geçtikçe formaya ısınıyor. Bunlar sevindirici gelişmeler. Bu maç adına ısrarla belirtilmesi gereken şudur ki, Pektemek olunca, takım başka oynuyor. O varlığıyla sadece oyunun kaderini değil, takımının oyununu da değiştiriyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder