Rakip Orduspor’un direngen takım yapısı ve dinamik orta sahasına karşı, Beşiktaş elindeki alternatiflerden en doğru olan 11’le başladı maça. Sol kanatta sakat Simao yerine Veli (ki bu mevkide Avusturya Ligi’nde asist kralı olmuştu) sağda ise Holosko vardı. İlk 25 dakika geçildiğinde ileri uçta yine edilgen kalan Almeida, Quaresma ile yaptığını bu defa her iki kanat adamıyla da yapmaya başladı. Kendini sağ ya da sol kanada attı. Üstelik Almeida’nın boşalttığı alanı ne zaman kimin dolduracağı da değişkenlik gösteriyordu. Bu hareketlilik Orduspor savunmasının kafasını karıştırdı. Bu değişken ve akışkan kurgu son Avrupa sınavından yorgun dönmüş ve pres gücü azalmış Beşiktaş’ı daha yaratıcı kıldı. Ayrıca blokları arası mesafenin de yanaşmasını sağladı.
Tam da böyle bir durumda 37. dakikada şok presle topu kazanan Beşiktaş, Veli’nin takipçiliği, Hilbert’in gayreti ve Almeida’nın cömert davranması sayesinde Veli Kavlak’ın ayağından golü buldu. İlk yarıyı 1-0 önde kapatan Beşiktaş, ikinci yarının ilk dakikasında Holosko’nun isabetli ortasına vuramayan Almeida ile 2. golden ve maçı erken koparmaktan oldu. Almeida’nın bir özgüven problemi olduğu açık. Nitekim bu pozisyonun üzerinden 1 dakika geçmişti ki, Almeida Fernandes’in pasında bir pozisyonu daha harcadı.
Farkı ikiye çıkaramadıkça geçen zamanla beraber o histerik kırılganlığına yaklaşan Beşiktaş’ın elinde giderek yorulan bir orta saha, kendini kanatlara atmadığı sürece istisnasız şekilde statik kalan forvet ve işini doğru yapmaya çalışan bir savunma vardı. Ernst’in yorgunluğu dakikalar ilerledikçe iyice belirginleşti. Fernandes’in kondüsyon eksiğine rağmen oyun iştahı çok fazla top kaybına yol açtı. Sakatlıktan yeni dönen Necip ise o alıştığımız hareketliliğinden kopmaya başlamıştı. Tam da bu anda,59. dakikada Portekizli Hoca’nın oyuna ilk müdahalesi geldi. Necip yerini Toraman’a bıraktı. Bu değişiklik kağıt üzerinde takımı iyice kendi cezasahasına gömmek olarak görünse de, aslında Fernandes ve Ernst’i biraz daha öne itip, takımı sahaya dengeli yayabilmek adına yapılmıştı. Ayrıca gelmesi muhtemel kontra fırsatlarını daha efektif kullanabilmek adına Fernandes’in önde kalması çok büyük avantajdı.
Dakikalar 66’yı gösterdiğinde Culio’nun uzaktan attığı gol, Beşiktaş adına planları bozar gibi oldu ama sahada çok bir şeyin değiştiği söylenemezdi. Ernst ve Fernandes’in daha önde oynaması, Almeida’nın kendini yine kenarlara atması, İsmail’in sürpriz çıkışları net pozisyonlar üretmese de, Orduspor’u rölantide tuttu. 71. dakikada Carvalhal Orduspor’u önlem almaya itmek ve olası rüzgarını dindirmek adına Veli Kavlak-Pektemek değişikliğini yaptı. Bu rölanti dakikalarında çilingir olarak Fernandes görev aldı ve etkili kullandığı duran topta oyundan çıkmasına kesin gözüyle baktığım Ernst topu ağlara gönderdi.
Tekrar öne geçen Beşiktaş, bu dakikadan sonra yorgunluğunu da göz önünde bulundurarak rölantide tutmaya çalıştığı oyunu iyice kendi sahasına kabul edip, iki kanadında geniş alan kollayan Holosko ve Pektemek ikilisiyle kontra aramaya başladı. Bu pasif kontra denemelerinden kolaylıkla gol çıkarabilecek olan takım, kırılganlığının üstesinden bu maçlık belki gelebilidi ama oyunu koparabilmek noktasında hala sorunlu olduğunu gösterdi. Zira Pektemek-Holosko-Fernandes üçlüsü zaman zaman Almeida’Nın da katılımıyla 72-80 dakikaları arası 3 net pozisyondan yararlanamadı.
Uzatmaların ilk dakikasına önde giren Beşiktaş, artık sahada iyice anlamsız duran Almeida’yı oyundan alıp, Ekrem Dağ ile Mustafa Pektemek’i topu kovalamakla görevlendirdi ve geride kalabalık beklemeye başladı. Kalan dakikalarda olgun bir atak geliştirme şansı olmayan Orduspor, doldurt-boşalt toplardan da sonuca gidemeyince, Beşiktaş 3 puanı alan taraf oldu.
Bu maç özelinde en dikkat çekici olan, orta hakemlerin hep göz önündeki formsuzluğunun gölgesinde kalan yardımcı hakemlerin berbat durumuydu bana kalırsa. Ofsayt gerekçesiyle kaldırılan her üç bayraktan biri bariz şekilde hatalıydı. En bariz görünene değil de, kenarda köşede kalıp, oyunun sonucunu direk etkileyen ayrıntılara odaklanmak gerekiyor. Avrupa’da kalburüstü takımlar sezon öncesi puan barajlarını belirlerken, olası hakem hatalarından kaynaklı 6-8 puanı eksi hanelerine kaydederler. Bizim ligimizde böyle bir uygulamayı yapmak isteyen bir takım, olası hakem hatalarından kaynaklı puan kaybı hanesine kaç yazmalı sizce?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder